17 Şubat 2016 Çarşamba

Vazgeçmek

Birini yahut bir şeyi sever yanınızda istersiniz. Gereken her şeyi yapar, sabreder ve beklersiniz. Bu zamanlar nispeten keyiflidir çünkü hala ümit barındırır. Bir şekilde inancınızı her kaybettiğinizde sebepler yaratır tekrar bağlanırsınız. İstiyorsunuzdur çünkü her şeye ve herkese rağmen yalnız o olmadır. Bazen sizi gülümseten şeyler de olur bu kimi zaman bir kelime kimi zaman anlık bir bakış bazense kısacık bir görüşmedir. Bunun aksine yılmanıza neden olacak şeyler de olur. Aslında vazgeçmenizi bağıran hareketler, sözler.. Her gün her saat görseniz sıkılmayacağınız o insan size ancak arta kalan zamanlarını ayırır ve ironiktir bu sizi deli gibi mutlu eder. Sevildiğini bilir düşünmeden küçücük kızmalarında en ağır kelimeleri sıralar fakat inatla aklarsınız kafanızda. Günü kötü geçmiştir belki, gelmeyen yahut saatler sonra gelen cevaplara karşı her daim bir savunmanız vardır; İşi vardı müsait değildi kesin yoksa dönerdi...


Bu böyle devam eder içten içe aslında bilirsiniz sizinde cevap vermediğiniz, müsait olmadığınız, kırmaktan çekinmeyeceğiniz insanlar vardır. Konduramazsınız, sizin de onlardan biri olduğunuzu düşünmekten nefret edersiniz çünkü siz seviyorsunuzdur bu onu biliyordur en azından size yapmaz, yapamazdır.
Ne yazık ki bunun aksidir gerçek. 
Uzun zamanlardan sonra bir gün dank eder. Çabalamışsınızdır, en müsait olmadığınız zamanlarda aramıştır ve siz her daim telefonun ucunda olmayacağı oldurmuşsunuzdur. Denemiş, söylenebilecek her şeyi söylemiş, beklemişsinizdir fakat olmamıştır işte ve olmayacaktır. Hiçbir zaman vazgeçme belkide elindeki son anahtar kilidi açar derler, bunun hakkında düşünürsünüz. Yolun başındaki siz aklınıza gelir ve yine yolun başındaki onu düşünürsünüz. Öyle uzun zaman geçmiştir ki anlarsınız belkide elinizde kalan o son anahtar kilidi açacakta olsa artık o kilidi barındıran kapı sizin istediğiniz yola açılmıyordur. tam bu noktada kaybettiklerinizi düşünürsünüz. onun için vazgeçtiğiniz insanları düşünürsünüz. Aramasını beklerken karşı masada sizi izleyen kayıtsız kaldığınız yabancıyı, nasıl olduğunuzu bıkmadan usanmadan soran arkadaşlarınızı, o arayacak diye alelacele annenizle konusup telefonu kapatmak için çabaladığınız akşamı...

Velhasıl kelam hayatınızın merkezine koyduğunuz bu kişi sizi hayatının bir parçası haline dahi dönüştürmeyecektir. 
Gitmeniz gerekmektedir, bu artık gerekliliktir.
Son bir kere daha yazarsınız uzun uzun hissettiklerinizi, gidiyorum dersiniz, mutlu ol iyi bak kendine...


bu yazmak kadar kolay olmayacaktır. Ne var ki bilirsiniz ölmeden yeniden doğamazsınız. Onca zamanı kısacık bir ana sığdırıp, o şarkıyı açarsınız;


"Seninle bir bütün olabilirdik, hoşça kal canımın içi hoşça kal..."

https://m.youtube.com/watch?v=EUDvrxF6100